JoomlaLock.com All4Share.net

RASULULLAH EFENDİMİZİ ZİYARET

Rasulullah Efendimizi Ziyaret

Rasulullah Efendimizi Ziyaret - Tamer Doymuş

Sayı : 115 - Temmuz 2017

 

Rasulullah Efendimizi Ziyaret

 

Hâce Hazretleri (ksa) “Nefahâtu’l-Haremeyn” adlı eserinde şöyle buyuruyorlar:

“Arkadaşlar burada bulunuş amacımız belli… Bu amaca kilitlenebildiğimiz, yönelebildiğimiz sürece Allah’ın emnu emanında olacağız. “Gerçekten insan için, çalıştığından başkası yoktur.” buyurmakta Cenabı Hak Azze ve Celle.

İnsana ancak yaptıklarının karşılığı vardır. Niyet ve gayretindeki ihlâs, azim, sebat teslimiyet miktarınca; anlayışı kadar ona mükâfat, füyuzat, rahmet ve bereket vardır. Bunun için her şey önce kendi iç alemimizde, gönlümüzde, niyetimizde başlıyor. Biz buraya Hac amacıyla geldik. Biliyorsunuz haccın kelime karşılığı özetle; ziyaret. Biz niçin, kimi ziyarete geldik; Alemlerin Rabbini…

İnanıyoruz ki Rabbimiz bizi sevmiş ve bize bu yolculuğu, bu mukaddes mekanı nasip etmiş. Elbette ki bize bu davet karşısında icabet düşer. Yüzümüzü süre süre bile olsa, yüzümüz yerde bile olsa Allahımız’ın davetine icabet ettik, elhamdulillah...”

Ayeti kerimede şöyle buyruluyor: “Şüphesiz, Safa ile Merve Allah’ın işaretlerindendir. Böylece kim Evi (Kabe’yi) hacceder veya umre yaparsa, artık bu ikisini tavaf etmesinde kendisi için bir sakınca yoktur. Kim de gönülden bir hayır yaparsa (karşılığını alır). Şüphesiz Allah, şükrün karşılığını verendir, bilendir.” (Bakara 158) Hac ve umreyle ilgili bir diğer ayeti kerimede ise şöyle buyruluyor:

“Haccı ve umreyi Allah için tamamlayın. Eğer (düşman, hastalık ve buna benzer nedenlerle) kuşatılırsanız, artık size kolay gelen kurban(ı gönderin). Kurban yerine varıncaya kadar başlarınızı tıraş etmeyin. Kim sizden hasta ise veya başından şikayeti varsa, onun ya oruç ya sadaka veya kurban olarak fidye vermesi gerekir. Güvenliğe kavuşursanız, hacca kadar umre ile yararlanmak isteyene, kolayına gelen bir kurban kesmek gerekir. Bulamayana da, hacda üç gün, döndüğünüzde yedi (gün) olmak üzere, bunlar, tamı tamına on (gün) oruç vardır. Bu, ailesi Mescid-i Haram’da olmayanlar içindir. Allah’tan korkun ve bilin ki Allah, muhakkak cezası pek çetin olandır.” (Bakara 196)

Umre, sözlükte “ziyaret etmek” anlamına gelmektedir. Umre, özel bir şekilde Kabe’nin ziyaret edilmesini ifade etmektedir. Ebu Hureyre’den (ra) rivayetle Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: 

“Umre, kendisiyle diğer umre arasında işlenen (küçük) günahlara kefarettir. Hacc-ı mebrurun karşılığı ise cennettir.”

Hz. Peygamber Efendimiz (sav) hicretten sonra toplam dört umre yapmıştır.

Birincisi, Hudeybiye Umresi’dir. Efendimiz’in (sav) ilk umresi olup hicretin altıncı senesinde yapmıştır. Müşrikler bu ziyareti engelleyince, Hudeybiye’de develeri kurban etti. Ashabıyla birlikte tıraş olarak ihramdan çıktılar.

İkincisi, ertesi sene yaptığı Kaza Umresi. Mekke’de üç gün kaldılar umreyi tamamlayıp oradan ayrıldılar.

Üçüncüsü, hacla birlikte yaptığı umre.

Dördüncüsü, Cirane’den yaptıkları umre. Huneyn’e çıkıp Mekke’ye geri döndüklerinde Cirane’de ihrama girerek Mekke’ye geldiler ve umreyi yaptılar.

Umre; ihram (niyet), tavaf, Safa ile Merve arasında sa’y ve tıraştan ibaretti. Umre için dışarıdan gelenlerin mikat mahallerinde, Mekke’de bulunanların ise Hill bölgesinde ihrama girmesi gerekir. İhram umrenin şartlarındandır. Umre yapmak isteyen kişi, umre yapmaya niyet eder ve telbiye okuyarak ihrama girer. Bundan sonra tavaf edip Safa ile Merve arasında sa’y ettikten sonra tıraş olarak ihramdan çıkar. Kabe’yi tavaf etmek umrenin rüknüdür. Sa’y ve tıraş olmak ise umrenin vaciplerindendir.

Umre, arefe, nahr ve teşrik günleri dışında senenin her zamanında yapılabilir. Umre ibadetinin ömürde bir defa yapılması sünnet-i müekkede olmakla birlikte daha fazla da yapılabilir. Umre, İmam Şafii’ye (rh.a) göre ise; farzdır. 

Efendimiz’in (sav) şöyle buyurduğu rivayet olunuyor: “Vefatımdan sonra kim Beni ziyaret ederse, hayatımda ziyaret etmiş gibidir. Yine kim Beni ziyaret ederse, kendisine şefaatim vacip olur.”

Bir diğer hadisi şerifte Hz. Enes’den (ra) rivayetle Efendimiz (sav) şöyle buyurdular:

“Kim mükafatına, inanarak Medine’de Beni ziyaret ederse, kıyamet günü ona şefaatçi ve şahid olurum.”

İbn Ömer’den (ra): Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: “Kim sırf Benim ziyaretimi düşünerek, Beni ziyarete gelirse, kıyamet günü ona şefaatçi olmam Benim üzerime bir haktır.”

Ziyaret adabıyla ilgili şu hususlar ifade edilmiştir: Ziyaret esnasında; Medine-i Münevvere’ye giderken salatu selamı çoğaltmak, kurbiyete vesile olacak şeyleri işlemek, Medine’ye yaklaştıkça huşu ve huzur içinde onunla buluşma arzusunu taşımalıdır. Büyükler Medine-i Münevvere’ye yaklaştıkları zaman binitlerinden inmişler ve yürüyerek huzura varmışlardır. Medine-i Münevvere’ye giderken boy abdesti almak, temiz elbiseleri giymek, koku sürünmek ziyaret adabındandır. Yeşil kubbeyi gördüğünde huşu ve sükûneti elden bırakmamak, oranın azametini düşünmek gerektir. Oranın, Allah Teala’nın Peygamberi, sevgilisi ve dostu için seçtiği mekan olduğunu düşünmelidir. Medine’de yürürken Rasulullah’ın (sav) ayak bastığı yerleri tasavvur ederek hareket etmelidir. Efendimiz’in (sav) misafiri olduğunun şuurunda olarak hareket etmelidir. Gerek davranışlar olsun gerekse kılık kıyafetler hususunda olsun Rasulullah’ın (sav) getirdiği düsturun, O’nun (sav) anlayışının dışına çıkmamalıdır.

“Ey iman edenler, Allah’ın ve Rasulü’nün önüne geçmeyin. Allah’tan korkun. Şüphesiz Allah işitendir, bilendir. Ey iman edenler! Seslerinizi Peygamber’in sesinin üstüne yükseltmeyin. Birbirinize bağırdığınız gibi, Peygamber’e yüksek sesle bağırmayın ki, siz farkına varmadan amelleriniz boşa gidiverir. Allah’ın elçisinin huzurunda seslerini kısanlar şüphesiz Allah’ın kalplerini takva için imtihan ettiği kimselerdir. Onlara mağfiret ve büyük bir mükâfat vardır.” (Hucurat 1-3) 

Ayrıca Ravza-ı Mutahhara’ya giderken, orada bulunurken; “Sana odaların arkasından bağıranların çoğu, aklı ermez kimselerdir.” (Hucurat 4) ayetinde ifade buyrulan hususa son derece dikkat edilmeli. Herhangi bir izdihama mahal vermeden ziyareti gerçekleştirmek evla olanıdır.

O’nun (sav) hukukuna halel getirmemek sevginin bir tezahürüdür. Seven kimsenin sevdiğinin rengine boyanması sevginin özelliklerindendir. 

“Biz her peygamberi, Allah’ın izniyle ancak kendisine itaat edilmesi için gönderdik. Eğer onlar kendilerine zulmettikleri zaman sana gelseler de Allah’tan bağışlanmayı dileseler, Rasul de onlar için istiğfar etseydi, Allah’ı ziyadesiyle affedici, esirgeyici bulurlardı.” (Nisa 64) 

Rasulullah’a (sav) itaat ve teslimiyetin önemini daha iyi kavramak, teslimiyetteki gösterilen kusurlardan dolayı da tevbe ve istiğfar ederek adeta yenilenerek ayrılmalı.

Umre bir vakitle mukayyet değildir. Yalnız yasaklandığı sabit olmuş günler vardır. Ramazanda yapılması efdaldir. Hz. Peygamber (sav) kendisiyle birlikte umreyi kaçıran Ümmü Ma’kıl’a ramazanda umre yapmasını buyurmuş ve: “Ramazanda yapılan bir umrenin, bir hacca bedel” olduğunu haber vermiştir.

İbn Abbas’dan (ra): Ümmü Süleym Hz. Peygamber’e (sav) gelip: “Ebu Talha ve oğlu hacca gidip beni bıraktılar!” deyince Hz. Peygamber (sav): “Ey Ümmü Süleym! Ramazanda yapılan bir umre benimle beraber yapılan nafile bir hacca denktir.” buyurdular.

Ebu Bekir b. Abdurrahman: Rasulullah’a (sav) bir kadın gelerek: “Hac için hazırlanmıştım, bir engel çıktı!” dedi. Rasulullah (sav) ona: “Ramazanda umre yap, çünkü o da hac gibidir.” buyurdu.

İmam Malik şöyle demiştir: “Umre sünnettir. Hiçbir müslümanın onun terk edilmesine müsaade ettiğini bilmiyorum.”

Umrenin yapılışı: Mekke dışından olup da umre yapmak isteyen bir müslüman mikat yerinde ihrama girer. İki rekat namaz kılar ve: “Allahım! Ben umre yapmak istiyorum, onu bana kolaylaştır ve benden kabul et!” diyerek dua ve niyet eder, telbiye de bulunur. Harem-i Şerif’e gelince Kabe’nin etrafına yedi defa dolaşarak tavaf eder. İlk üç dolanışta biraz çalımlı yürür. Her dolanışta Hâcerü’l-Esved’i selamlar. Tavaf bittikten sonra Makam-ı İbrahim’de iki rekat namaz kılar ve Safa tepesine gider. Oradan başlayarak, Safa ile Merve arasında sa’y yapar. Daha sonra tıraş olarak ihramdan çıkar. 

İhramla ilgili olarak bazı hususlara dikkat etmek gerekmektedir. Şöyle ki, İhramda asıl olan hac veya umreye niyet etmektir. İhram mikat mekanı denilen Hz. Peygamber’in (sav) tayin ettiği mahallerden ihrama girilebildiği gibi memleketinde de hacc veya umre niyetiyle de ihrama girebilir. Niyetsiz ve ihramsız “mikat mahallerini” geçtiği zaman hem günahkar olur, hem de ceza kurbanı kesmesi gerekir.

Hanefi mezhebine göre ister hac veya umre için, ister başka bir maksatla Mekke’ye ihramsız girmek caiz değildir. Hac veya umre niyetiyle ihrama giren kimse hac ve umresini yapmadan ihramdan çıkmaz. 

Tavaf yapan kişinin abdestli olması ve cünüplükten temiz olması, avret yerlerinin örtülmüş olması ve Kabe’yi soluna alarak kendi sağından başlaması vaciptir. Tavaftan sonra kılınan tavaf namazı (Hanefilere göre) vaciptir. Tavafın dört şavtı, umrenin rüknüdür. Ondan sonra geri kalan üç şavt ile Safa ve Merve arasında yedi defa yürümek, saçları tıraş etmek (veya kısaltmak) umrenin vaciplerindendir.

Umre yapan kimse, umre tavafının tamamını veya ekserisini veya azını (velev ki bir şavt bile olsa) cünüp olarak veya abdestsiz olarak veya hayız olarak yapacak olsa kurban kesmesi gerekir.(Şafi mezhebine göre bu tavafa itibar edilmez.) Safa ile Merve arasında sa’y vaciptir. Yapılmadığı takdirde ceza kurbanı gerekir. Umre yapan, haccedenin yaptığını yapar. Umrenin ihram hükümleri, her yönden haccın ihramı gibidir. Farzları, vacipleri, sünnetleri, haramları, müfsitleri, mekruhları da hep hacdaki hükmü gibidir. Umre hacca yalnız birkaç şeyde uymaz. Bunlardan biri, onun farz olmamasıdır. Onun muayyen bir vakti de yoktur. Onun vakti geçmez. Umrede, Arafat’ta ve Müzdelife’de vakfe yoktur. Şeytan taşlamak, iki namazı bir vakitte kılmak, hutbe okumak, tavaf-ı kudûm ve tavaf-ı sader yoktur. Umre ile ilgili yasaklar hacdaki yasaklarla aynıdır. Bunların bir kısmının yapılması halinden kurban gerekmektedir.

“O Peygamber’e inanıp O’na saygı gösteren, O’na yardım eden ve O’nunla beraber gönderilen nura uyanlar var ya, işte kurtuluşa erenler onlardır.” (Araf 157)

 

Kaynakça:
-İslam Fıkhı, İbn Abidin
-El-Hidaye Tercümesi
-Büyük İslam İlmihali, Ö.N.Bilmen
-Zadu’l-Mead, İbn Kayyim el- Cevziyye
-Peygamber Külliyatı, ed-Dımaşki
-Şamil İslam Ansiklopedisi
-Dini Kavramlar Sözlüğü, DİB

 

Yazar: Tamer Doymuş

 

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort