JoomlaLock.com All4Share.net

KÖTÜLÜKLE MÜCADALENİN EN ETKİLİ YOLU İYİLİKLERİ ÇOĞALTMAKTIR

Kötülükle Mücadele

Kötülükle Mücadelenin En Etkili Yolu İyilikleri Çoğaltmaktır - Şura OĞUZ

Sayı : 111 - Mart 2017

 

Kötülükle Mücadelenin En Etkili Yolu İyilikleri Çoğaltmaktır

 

Geçmişten günümüze gelişen, dünya düzen- leri içinde; olgular, kavramlar, gelenekler hep değişegelmiştir. Yalnız İslam dininde “iyi ve kötü” her devirde aynı şekilde tanımlanmıştır. Yani İslam dini “iyi” gördüğünü her zaman iyi görmüş; “kötü” gördüğünü her zaman kötü olarak değerlendirmiştir. Âdem’den (as) günümüze bu böyledir ve kıyamete kadar böyle olacaktır. Allah Teala iyiliklerin ve kötülüklerin isimlerini, sınırlarını en başından belirlemiş ve kullarına bunları çeşitli yollarla öğretmek istemiştir. İnsanların bir kısmı bu davete kulak verip sımsıkı tutunurken bir kısmı ise duymuş fakat itaat etmemiş daha büyük bir kısmı ise duyduğu halde inkar etmiştir. Buna rağmen Cenabı Hak iyiliği, sevdiği kullar aracılığı ile hep yaşatmıştır. 

İyilik ve kötülük her ne kadar sözlüklerde tanımlansa da müslüman bir kul için bu kavramlar manalarını Hak’tan alır. Bir kısım fiillerin küresel olarak ittifak edildiği iyilik ve kötülük sınıflandırmaları mevcut ise de bizim bu manada ölçümüz Allahımızın bize yaptığı sınıflandırma ve tanımlamadır. İylik; Allahu Teala’nın hoşnut olduğu, kulları için murad ettiği, çoğaltılmasını istediği ve emrettiği şeylerdir. Bu kimi zaman emre uymak olur, kimi zaman yasaklanılanı terk etmek olur. Fakat ölçü her halükarda Cenabı Hak’tır... O’nun (cc) bizim için uygun görmediği, yaklaşmamızı istemediği, hoşnut olmadığı her şey de “kötülüktür”. 

Mücadele kavramı ise herhangi bir amaca erişmek, birşeye karşı koyabilmek için bir kişi veya topluluğun güçlü, sürekli çabası manasına gelmektedir. Mü’min için mücadele hep Hak içindir... Mücadele Hakk’ın rızasının olmadığı güç, hareket, olgu ve akımlara karşı olmalıdır. Mü’min bu mücadelede hep Hakk’ın tarafında olmak zorundadır.

Mücadele denilince akla sadece top, tüfek, silah, kaba kuvvet gelmemelidir. İnsanın bu manada en büyük mücadele şekli, fikri iledir. Çünkü insan kabul etmediği bir fikri hayatına hakkıyla geçiremez. Mü’min kişi fikri ve kalbi ile hakkı görüp ittiba eder; ameliyle, ahlakıyla, salih/saliha yaşantısıyla Hak uğruna batıl ile mücadelesine başlar. Bu mücadelede insan için en büyük düşman kendi nefsidir...

İlk insan Âdem’den (as) beri iyilik ve kötülüğün mücadelesi hep vardı. İyilik ve kötülüğün arasındaki bu münasebet, insanın kendisiyle, iki insanın birbiriyle, insanın yaratılmış her varlık ile hatta grup, kabile ve devlet ilişkileri ile olan hayatlarından günümüze kadar gelmiştir. Peki, İslam’ın iyilik ve kötülük adına bizden istediği nedir? Bu sorunun cevabını bize Yüce Rabbimiz Kuran-ı Kerim’de kendi kelamıyla vermektedir. Bu emirler;

“Erkek ve kadın bütün mü’minler birbirlerinin velileridir. İyiliği emreder kötülükten vazgeçirirler. Allah’a ve Rasulü’ne itaat ederler. İşte bunları Allah rahmetiyle yarlığayacaktır. Çünkü Allah Aziz’dir Hakim’dir.” (Tevbe 71)

“Onlar eğer kendilerini yeryüzünde iktidar mevkiine getirirsek, namazı kılarlar, zekatı verirler, iyiliği emreder ve kötülüğü yasaklarlar. Bütün işlerin sonu sırf Allah’a aittir.” (Hacc/41)

“İçinizden hayra çağıran, iyiliği emredip kötülüğü men eden bir topluluk bulunsun. İşte kurtuluşa eren onlardır.” (Âl-i İmran/104)

Ayetlerde bulunan iyiliği emredip kötülüğü men etmek, evvela insanın içinde bulunması gereken mücadelesidir. Cenabı Hak bu ayetlerle mü’min kulundan muradını buyuruyor. Peki insan bu emre itaate nereden başlamalı? Bu soruya hiç düşünmeden “kendi nefsinden başlamalı” cevabını verebiliriz. İnsan öncelikle kendi kötülüklerini düzeltirse bir mum gibi etrafına bu güzelliğin nuru yayılacaktır. İnsan çevresindeki olumsuzluk ve kötülüklere takılmaktan ziyade, kendi kötülükleri ile mücadele edip iyiliklerini çoğaltmaya başlamalı ve bununla meşgul olmalıdır. Çünkü kendi üzerinde artırdığı her bir güzellik, bir ya da bir çok kötülüğün zulmetinin sönmesine sebep olacaktır. Rabbimizin ayetinde buyurduğu: “De ki; Hak geldi batıl zail oldu. Muhakkak batıl yok olacaktır.” fehvasınca kendi ahlakımız, yaşantımız, imanımız üzerinde düzelttiğimiz her bir güzelliğin nuru, sahip olduğumuz her bir kötü ahlakın karanlığını Rabbimizin izniyle aydınlatacaktır.

Yazımızın başında da dediğimiz gibi kötülükle mücadelenin en etkili yolu iyilikleri çoğaltmaktır. Çünkü her bir kareyi, anı, boşluğu iyilikle donattığımızda batıl orada barınamayacaktır. Biz bu şekilde güzellikleri çoğalttıkça şeytan, insî/cinnî şerli güçler ve onların zulmeti bizimle olamayacaklardır. Şer yerini hayra, nura bırakacaktır. Bunun gibi insan çevresinde çoğalttığı, yaşattığı her güzellik ile aslında sadece kendisi için değil ümmet için hayır kapılarını açmış olacaktır. Çünkü Hz. Muammed’in (sav) ümmeti olarak yaptığımız her hayır aslında ümmetin hayrınadır. Yine ayetin devamında gelen “Muhakkak batıl yok olacaktır.” ifadesi Rabbimizin bize müjdesidir. Batıl gerçek olmadığından yok olmaya, yeri hak ile dolduğunda kaybolmaya, yitip gitmeye mahkumdur. Ta ki mü’minler o hayrı devam ettirsin, çoğaltsın… Cahiliye toplumunda dünyaya gelen Efendimiz’in (sav) Hakk’tan getirdiği her bir güzellik sayısız kötülüğü zail etmiştir. Sahabe efendilerimiz de bu güzellikleri uygulayıp çoğaltarak batıl ile mücadelelerine devam etmişler ve ömürlerinin sonuna kadar devam ettirdikleri bu mücadelenin galibi olmuşlardır. Rabbimiz bizlere de bu uğurda yaşayıp can verebilmeyi kolaylaştırsın, lütfeylesin…

 

Yazar: Şura OĞUZ

 

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort