JoomlaLock.com All4Share.net

HAYIR ve ŞER

hayır ve şer

Hayır ve Şer - Yusuf Fuad

Sayı : 115 - Temmuz 2017

 

Hayır ve Şer

 

Hayır, sözlükte “iyi olmak, iyilik etmek, üstün olmak, üstün kılmak” gibi anlamlara gelen hayr (خير) kökünden olup “iyi” yahut “iyilik” manasında ve şerrin karşıtı olarak kullanılır. Hayır, kelimesi Kur’an-ı Kerim’de pek çok yerde geçmekte, yer aldığı ayetin konusuna göre farklı anlamlara gelmektedir. Bu anlamları kısaca “iyi, güzel, değerli, faydalı ve mal, mülk gibi arzulanan şeyler” diye sıralamak mümkündür.

Bu kelime vahiy dilinin en temel kavramlarından olup Kur’an’da yer aldığı kadar hadislerde de çokça bulunmaktadır. Müslüman şahsın karakterini belirleyici nitelikte olan ve bir kısmı Efendimiz’in kendisine sorulan sorulara cevap olarak verdiği hadislere göre insanların yahut müslümanların en hayırlısı şu şekildedir:

İyiliği beklenen, kötülük etmesinden korkulmayan (Tirmizî, Fiten, 76); toplum içinde yaşarken bir taraftan o toplumun hakkını ödeyen, diğer taraftan Rabbine ibadet eden, savaşa çıktığında ise düşmana korku salan (Tirmizî, Fiten, 15); savaş zamanında malı ve canıyla savaşan, barış zamanında ise rabbine ibadet etmekle meşgul olup kendini insanlara zarar vermekten alıkoyan (Buhârî, Rikak, 34); dostlarına ve komşularına hayrı dokunan (Tirmizî, Birr, 28); ömrü uzun, ameli güzel olan (Tirmizî, “Zühd”, 2); geç öfkelenip çabuk yatışan (Müsned, III, 19); borcunu güzellikle ödeyen (Buhârî, İstikraz, 4)… 

Yine Allah Rasulü’nün buyruğuna göre; ticaret ehlinin en hayırlısı borcunu güzellikle ödeyen, alacağını güzellikle isteyendir (Müsned, III, 19). En hayırlı yönetici ise halkının kendisini sevip hayır duada bulunduğu kişidir (Tirmizî, Fiten, 77).

Diğer bazı hadislerde de hayırda ve şerde öncü olma hakkında birtakım buyruklar vardır. İnşaallah, onlardan birkaçını da burada zikredelim:

عَنْ اَبِى مَسْعُودٍ عُقْبَةَ بْنِ عَمْرٍ الأنصارىِّ  قال : قال رَسُولُ الله : مَنْ دَلَّ عَلَى خَيْرٍ فَلَهُ مِثْلُ أجر فَاعِلِهِ. 

Bedir’e katılan ve ensardan olan Ebu Mesud Ukbe İbn-i Amr’dan (ra) rivayet edildiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: “Kim bir hayra ve iyiliğe kılavuzluk ederse ona hayrı işleyenin sevabı kadar sevap vardır.” (Müslim, İmare 133)

عَنْ أبي هُرَيْرَةَ  أن رَسُولَ اللَّهِ  قال : مَنْ دَعَا إِلَى هُدًى كان لَهُ مِنَ الأجر مِثْلُ أُجُورِ مَنْ تَبِعَهُ لاَ يَنْقُصُ ذَلِكَ مِنْ أُجُورِهِمْ شَيْئًا وَمَنْ دَعَا إِلَى ضَلاَلَةٍ كان عَلَيْهِ مِنَ الإثْمِ مِثْلُ آثَامِ مَنْ تَبِعَهُ لاَ يَنْقُصُ ذَلِكَ مِنْ آثَامِهِمْ شَيْئًا. 

Ebu Hureyre’den (ra) rivayet edildiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: “İnsanları doğru yola çağıran kimseye kendisine uyanların sevabı gibi sevap verilir. Ona uyanların sevaplarından da hiçbir şey eksilmez. Başkalarını sapıklığa çağıran kimseye de kendisine uyanların günahı gibi günah yazılır, ona uyanların günahlarından da hiçbir şey eksilmez.” (Müslim, İlim 16)

عَنْ اَبِى الْعَبَّاسِ سَهْلِ بْنُ سَعْدٍ  أن رَسُولَ اللَّهِ  قال يَوْمَ خَيْبَرَ : لَاُعْطِيَنَّ هَذِهِ الرَّايَةَ غَدًا رَجُلاً يَفْتَحُ اللَّهُ عَلَى يَدَيْهِ يُحِبُّ اللَّهَ وَرَسُولَهُ وَيُحِبُّهُ اللَّهُ وَرَسُولُهُ. قال: فَبَاتَ النَّاسُ يَدُوكُونَ لَيْلَتَهُمْ أَيُّهُمْ يُعْطَاهَا. قال : فَلَمَّا أَصْبَحَ النَّاسُ غَدَوْا عَلَى رَسُولِ اللَّهِ  كُلُّهُمْ يَرْجُون َأن يُعْطَاهَا. فَقال : أَيْنَ عَلِيُّ بْنُ أبي طَالِبٍ. فَقالوا : هُوَ يَا رَسُولَ اللَّهِ يَشْتَكِي عَيْنَيْهِ. قال : فَأَرْسِلُوا إِلَيْهِ فَأُتِيَ بِهِ فَبَصَقَ رَسُولُ اللَّهِ  فِي عَيْنَيْهِ وَدَعَا لَهُ فَبَرَأَ حَتَّى كان لَمْ يَكُنْ بِهِ وَجَعٌ فَأَعْطَاهُ الرَّايَةَ. فَقال عَلِيٌّ : يَا رَسُولَ اللَّهِ أُقَاتِلُهُمْ حَتَّى يَكُونُوا مِثْلَنَا؟ فَقال : إنفُذْ عَلَى رِسْلِكَ حَتَّى تَنْزِلَ بِسَاحَتِهِمْ ثُمَّ ادْعُهُمْ إِلَى الإسلام وَأَخْبِرْهُمْ بِمَا يَجِبُ عَلَيْهِمْ مِنْ حَقِّ اللَّهِ فِيهِ فَوَاللَّهِ لأن يَهْدِيَ اللَّهُ بِكَ رَجُلاً وَاحِدًا خَيْرٌ لَكَ مِنْ أن يَكُونَ لَكَ حُمْرُ النَّعَمِ .

Ebu Abbas Sehl İbn-i Sa’d es-Saidî’den (ra) rivayet edildiğine göre Hayber Gazvesi gününde Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: “Bu sancağı yarın öyle bir kimseye vereceğim ki Allah, onun eliyle Hayber’i fetheder. O kimse ki Allah’ı ve Rasulü’nü sever, Allah ve Peygamberi de onu sever.” Bunun üzerine insanlar sancak kime verilecek diye geceyi konuşarak geçirdiler. Sabah olunca sancağın kendisine verileceği ümidi ile bütün sahabiler Rasulullah’ın (sav) huzuruna koştular. Peygamber Efendimiz: “Ali İbn-i Ebi Talib nerede?” diye sordu. Sahabiler: “Ey Allah’ın Rasulü, o gözlerinden rahatsız.” dediler. Bunun üzerine Peygamberimiz: “Ona haber verecek birini gönderiniz.” buyurdular. Ali derhal getirildi. Rasulullah (sav) onun gözlerini kendi ağızlarından bir miktar su alarak tedavi edip kendisine dua etti, hastalığı hemen iyileşti sanki hiç ağrı görmemiş gibi oldu. Peygamber sancağı ona verdi. Ali:

“Ya Rasulallah! Onlar da bizim gibi mümin oluncaya kadar mı savaşacağım?” dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav):

“Yavaş ve sakin olarak onların yanına var, onları İslam’a çağır. Uymaları gereken Allah’tan olan yükümlülükleri kendilerine bildir. Allah’a yemin ederim ki senin vasıtanla Allah’ın bir kimseye hidayet vermesi senin için kırmızı develere sahip olmaktan daha hayırlıdır!” buyurdu. (Buhari, Fezailü’s-Sahabe, 9)

 

Yazar: Yusuf Fuad

 

Bu kategoriden diğerleri: « KALİTELİ İNSAN OLMAK UNUTMAK »

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort