JoomlaLock.com All4Share.net

HATEMÜ’L-ENBİYA EFENDİMİZ (sav)

Hatemül Enbiya

Hatemü'l-Enbiya Efendimiz - Mine ŞİMŞEK

Sayı : 112 - Nisan 2017

 

Hatemü'l-Enbiya Efendimiz

 

Cenabı Allah’ın (cc) rahmeti bereketi selameti hepimizin üzerine olsun. Kulu, Resulü Habib’i başlarımızın tacı gönüllerimizin ilacı Hz Muhammed efendimiz’e (sav) sonsuz salat selam olsun. Geçen ayki yazımızdan hatırlayacak ve devam edecek olursak peygamber efendimizin mübarek hayatlarından yazmaya çalışmıştık. Kur’anı Kerim’de dört yerde “Muhammed” Bir yerde de “Ahmed” olarak geçmektedir. Kur’an’ın tümü o’na hitap eder. “Ülül azm” peygamberlerindendir. Muhammed suresi onun mübarek ismini almıştır. “Kur’an-ı Kerim” Muhammed (sav) efendimize inmiştir.

 

“Şanın semalarda Mahmud , arzda Ahmed’dir,

Çünkü varlığın alemlere sonsuz rahmettir. 

Sana ümmet olmak ne büyük bir devlettir,

Sen şefiel müznibinsin dahilek ya Rasulallah.”

                                                    Hâce Hazretleri (ks)

 

Hace hazretleri bir sohbetlerinde: Dünyada yoğun bir atmosfer var biz bu yoğunluğun içinde karşı karşıyayız, bu yoğunluğumuzun içinde varlık gayemiz var, niçin dünyadayız? Bunu ciddi olarak düşünme durumundayız. Cenneti düşünemiyoruz yapacağımız amelleri yapamıyoruz. Cehennemi tefekkür edemiyoruz. Oturuyoruz gündem kalkıyoruz gündem halbuki Cenabı Hak bizi kendisini gündemde tutmamızı istiyor. ”Ey müminler gündünüzünüz de gecenizde bizi konuşun.” buyuruyor. Cenabı Hakkı öyle zikredin ki sabah akşam. Allahın gündemini müzakere edin sizden istediklerini hatırlayın hatırlatın, Allah olsun gündemimiz. “Külli nefsin zaikatül mevt.” Siz bir gün öleceksiniz” buyuruyor, Cenabı Hak. Öyleyse ölüme nasıl hazırlanılır gündemde bunu tutun. Ahirette size kim yardım edebilecekse onu konuşun ahirette size kim şefaat verecek? ( hz) Muhammed (sav), öyleyse fayda onda onu konuşmalıyız.”

Peygamberimizi (sav) gündemde tutmak onu konuşmak demek, onun buyruklarını yerine getirmek ve ona çokça salavat getirmek diyebiliriz. Salatu selam peygamberimize duyulan muhabbetin bağlılığın samimiyetin ve sadakatın ifadesidir. Ayeti kerimede Cenabı Hak (cc); “Gerçekten Allah’ü Teala ve melekleri peygambere salat ederler şeref ve şanını yükseltirler ey müminler sizde salat selam edin ve canı gönülden teslim olun” (Ahzap 56) buyurmuştur.

Peygamberimiz bir kaç hadisi şeriflerinde selatu selam getirmenin faydaları ile ilgili şunları buyurmuştur: “Kim bana salatu selam getirdikçe bir melekte devamlı ona istiğfar getirir rahmet eder” (İmam Ahmet)

“Ubey bin Kab (ra) rivayet eder: Bir gün peygamber aleyhisselatu vessellem efendimize: “ Ya Resül Allah size çok selatu selam getirmek istiyorum duamın ne kadarını buna ayırsam” diye sordum “Dilediğin kadar artırırsan senin için hayırlı olur.” Buyurdular. “Öyleyse duamın yarısını salavatu şerife ye ayırsam.” diye sordum; “Dilediğin kadar artırırsan senin için daha hayırlı olur.” Buyurdular. “Öyleyse duaya ayırdığım zamanın hepsini size salavat getirsem nasıl olur.” “O takdirde isteklerin için salatu selam sana kafi gelir ve günahların bağışlar.” buyurdular.” (Tirmizi kıyamet, 23-2457)

 

“Yanında ismim zikredildiği halde selavat getirmeyen cimrilerin en cimrisidir” (Tirmizi)

Peygamberimizin bir çok ismi şerifleri vardır. Allah (cc) kendi güzel isim ve vasıflarıyla ihsan ederek sevgili peygamberimizin (sav) şerefini kadri kıymetini artırmıştır. Yine Cenabı Hak (cc) kendi isminin yanında efendimizin ismini zikrederek lütfun dan donatmıştır. ”Lailahe illallah Muhammedun Resulullah.” gibi. Mübarek isimlerinden bazıları ise şunlardır.

Hz. Ahmed (sav). Çok hamt ve şükredici.

Hz. Muhammed (sav). Övülmeye layık.

Hz. Abid (sav). Kulluk eden.

Hz. Adil (sav).Adaletli doğruluktan haktan ayrılmayan.

Hz. Seyfullah (sav). Allahın kılıcı.

Hz Yasin ve (hz) Taha (sav).Kuranda geçer.

Hz. Metin (sav).Sağlam ve sözü doğru güvenilir.

Hz. Neciyullah (sav). Allahın sırdaşı.

Hz. Şakir (sav). Allahı çok anan.

Hz. Nur (sav) İşık veren aydınlatan nurlatan.

Hz. Mirac (sav) Göğe çıkan. (Buhari Sahih 1828) (Tirmizi 135) (Delalailü’l Hayrat)

 

Peygamberimiz Hz Muhammed (sav) ve Kısaca Hayatı:

Sevgili peygamberimiz (sav) sekiz yaşındalar dedesi tarafından kendisinse koruyucu olarak tayin edilen amcası Ebu Talibin himayesindedir. Ebu Talip son derece merhametli bir insan fakat oldukça fakirdir sütünden faydalanılan birkaç devesinden başka herhangi bir mal mülke sahip değildi. Ebu Talibin oldukça kalabalık olan bir ailesi bulunuyordu, kureyşliler tarafından sevilir sayılır ve hürmet görür idi. Ebu Talip evinde onsuz sofraya oturmazdı sofra hazırlandığında peygamber efendimizi görmeyince “Muhammed’im nerede? Çağırın gelsin” derdi. Çünkü onun bulunduğu sofrada herkes doyarak kalkar ve yemek yinede artardı bulunmadığı sofralar da ise çok kere sofradakiler doymadan yemek bitiverirdi Ebu Talibin hanımı Fatım’a hatununda peygamber efendimize olan sevgisi ve şefkati sonsuzdu. Onu öz evladı gibi seviyor bakımını son derece titizlikle dikkat ediyordu hatta onu yedirip doyurmadan kendi çocuklarına bakmıyor ve onlarla ilgilenmiyordu. Sevgili peygamberimiz Fatıma hatuna sevgi ve saygısında ömrünün sonuna kadar kendisine yapılan iyiliği unutmuyordu yengesi vefat ettiğinde “Bugün annem öldü.”diyerek ona karşı olan sevgisini ifade etmişti. Ebu Talib bu nur yüzlü yeğeni için “Bu yeğenim ileride büyük ve mühim bir şahsiyet olacaktır” diye iltifat etmiştir. Bu sebeple peygamberimiz üzerinde himayesini son derece dikkatli ve şuurlu bir şekilde sürdürüyor adeta bir dediğini iki etmiyordu. Artık peygamberimiz de ruh ve dış görünüşü ile eşsiz bir genç olmuş kalp ve ruhundaki fazileti güzelliği emin ve güvenilirliği güzel ahlakı ile de tanınmış ve sevilmişti.

 

Mübarek Şemalleri ;

Mübarek vücudunun her azası birbirine uygun, ortadan uzun boylu ipeksi siyah dalgalı saçlı, alnı ve göğsü ayrıca iki avuçlarının arası açık. Hilal kaşlı, gözleri kudretten sürmeli. Uzun ve siyah kirpikleri olup iki kaşının arası açıktı. Mübarek yüzlerinden adeta nur parladığı söylenilir. O yüce peygamber parlak gül renginde ne çok beyaz ne çok kırmızı gül kırmızısına benzer nurani ve berrak olup, mübarek dişleri inci gibi parlar konuşurken ve gülümserken ön dişlerinden ışıl ışıl nur çıkar huzur verir, duyu organları fevkalade sağlam ve kuvvetli pek uzaktan işitir kimsenin göremeyeceği mesafeden görür, (hülasa) en mükemmel ve müstesna suretle yaratılmıştı.

İki küreği arasında nübüvvet mührü bulunmakta idi. Birisiyle konuşurken mübarek bedenleri ile döner o şekilde konuşurdu. Onu ansızın bir kimse görse bir sevgi kaplar onunla sohbet edeni can’u gönülden aşık olur tutulurdu. Ayrıca cömert, eli açık herkese iyilik eder ikramda bulunur şefkat ve merhametli affetmeyi bağışlamayı seven sözünde duran her zaman doğruyu söyleyen ahlakının güzelliği zekasının keskinliğiyle her türlü övgüye layıktı. (Ahmed b. Hanbel, 350-401) 

 

“Hılful- Fudul” Hadisesi:

Efendimiz (sav) yirmi yaşlarındalar, son ficar harbinde çok kimse hayatını kaybetmiş oluk oluk kan akmıştı her gün basit sebepler yüzünden büyük hadiseler çıkarıyor adam öldüre biliyorlardı. Şefkat ve merhamet timsali bu şerefli peygamberimiz (sav) elbette peygamberlikle vazifelendirilmeden evvel de mazlumlara koşacak bu hususta gayret gösterecekti. Çünkü o güzel ahlakı tamamlamak için, gönderilmişti. Bardağı taşıran son damla yemenin “Zebid” Kabilesinden birinin bir deve yükü malını gabs edilmesi hadisesi olur. Zebidli’nin yardım isteme maksadıyla çaldığı her kapı yüzüne kapatılır. Sonunda Ebu Kubeys dağına çıkarak uğradığı zulüm ve hakareti Kureşlilere yüksek sesle bildirmeyi dener içi yana bu kişi şehir halkını yardıma çağırır. Bu konuda başı çeken Mekke’nin hatırı sayılır büyüklerini bir araya getirmeye gayret eden ilk şahız peygamberimizin amcası Zübeyr olur. Mekkenin zengin itibarlı ve en yaşlısı sayılan Abdullah b. Cüda’nın evinde toplanırlar. Burada katılanlar (Peygamberimiz (sav), Zübeyr,Haşim, Muttalib, Zühre, Haris vs..gibi) Haksızlığa uğrayanların yanlarında olacaklarına dair yemin ederek “Hılfu’l- Fudul” Cemiyeti kurulur.

 

Hatice annemiz ile evliliği:

Peygamber efendimiz (sav) yirmi beş yaşlarında idiler, Mekke halkının meşguliyetleri başında ticaret geliyordu. Ebu Talib bir müddet ticaret ile uğraşır ancak kıtlık ve kuraklık sebebiyle malı ve kuvveti kalmamıştı. Kureyş yine Şam’a göndermek üzere bir ticaret kervanının hazırlığı içindeydi. Bu kervanda çok zengin olan (hz) Hatice’nin malları da vardı. Mallarının başında emin güvenilir birisini arıyordu. Geçim sıkıntısı içinde kıvranıp duran amcası yeğenine, ticarete katılma imkanının olmadığını Hatice’nin malı serveti olup, onun güvenilir birine ihtiyacı olduğunu, Hatice’nin mallarının başında bulunarak bu servetten istifade etmesini söyler.

Hatice annemizi ise peygamberimizi (sav) Şam’a göndermesi onu daha da yakından tanımasına vesile olmuştu. Dul olan (hz) Hatice o sırada Kureyş kadınları arasında soy sop şeref ve zenginlik bakımından en üstün mevki ye sahip bulunuyordu, aynı zamanda Cenabı Hak (cc) pek az kadına nasip olacak bir güzelliği de kendisine ihsan etmişti. O ana kadar kabilesinden pek çok kimse evlenmek için kapısını çalmış ise de o bunların hiç birini kabul etmemişti. Ne var ki kader şimdi karşısına bambaşka bir şahsiyet çıkarmıştı. Evlenme fikri bizzat (hz) Hatice’den gelir, iffeti ve namusunu koruması sebebiyle cahiliye devrinde bile tertemiz kadın manasına gelen “Tahire” lakabıyla anılan (hz) Hatice den teklifi getiren Hatice’nin yakın arkadaşı peygamberimiz ile aralarında konuşma sonucu evlenme teklifine evet cevabı getirir. Bu duruma Hatice annemiz sonsuz memnun olurlar.

Düğün hazırlıkları başlamış tesbit edilen tarihe peygamberimizin amcaları halaları Haşim oğullarının ileri gelenlerinden bazıları ile birlikte Hatice’nin evine gelirler. Güzel bir düğün için Hatice tarafından koyunlar kesilip yemekler hazırlanır. Herkes toplandığında Ebu talib ayağı kalkarak yeğenine iltifatlar eder ve mihir olarak yirmi erkek deve vermeyi açıklar… Ebu talib konuşmasını bitirince Hatice’nin amcasının oğlu Varaka bin Nefel ayağı kalkarak oda konuşma yapar: “ Ey Kureyş topluluğu şahit olunki ben Huveylid’in kızı Hatice’yi şu kadar mihir ile Muhammed bin Abdullah ile evlendirdim..”

Bundan sonra peygamber efendimiz (sav), muhterem zevcesini alarak Ebu Talibin evine gelir burada iki deve kesilerek halka yemek ziyafeti verilir. Ebu talibin evinde ancak birkaç gün kalırlar sonra tekrar Hatice’nin evine dönerler.

Kainatın efendisi peygamberimiz (sav), Hatice annemiz için kendisine “Haticetül Kübra” dediği bu asil kadın hayatta olduğu müddetçe başka bir kadınla evlenmez. Daha sonra (hz) Hatice-i Kübra’dan peygamberimizin sırayla “ Zeynep, Rukiye, Ümmü gülsüm, Fatıma, Kasım, Abdullah, Tahir.” İsimlerinde çocukları olur. 

(Devam edeceğiz inşaallah)

 

Kaynakça:

Peygamber Külliyatı

Salih Suruç, Kainatın efendisi

Büyük İslam ilmihalı,Ömer Nasuhi Bilmen

 

Yazar: Mine ŞİMŞEK

 

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort