JoomlaLock.com All4Share.net

GÜNAHLARDAN İSTİĞFAR

Günahlardan İstiğfar

Günahlardan İstiğfar - Yusuf Fuad

Sayı : 119 - Kasım 2017

 

Günahlardan İstiğfar

 

İstiğfar kelimesi sözlükte; örtmek, bağışlamak gibi anlamlara gelen “gafr” kökünden türetilmiştir ve kulun Allah’tan affedilmeyi istemesi manasına gelir. Aynı kökten gelen mağfiret kelimesi de Allah’a nispet edildiğinde, kulun günahlarını örtüp kusurlarını bağışlaması manasına gelir.

İstiğfarın hem sözle hem de fiille olması gerektiği vurgulanmıştır. Fiil boyutu ise günahı terketmek, yaptığını kötü işlere bir daha geri dönmemeye azmetmek olarak açıklanmıştır. Anca bu şekilde kişinin samimiyetini ortaya koyabileceği, diğer taraftan yalnız dilde kalan bir af dilemenin ise kabule şayan olmayacağı dile getirilmiştir. Biz de yazımızda mevzu hakkındaki birkaç hadisi şerifi ele almaya, değerlendirmeye çalışacağız.

عَنْ أَبي هُرَيْرَةَ  قَالَ : قَالَ رَسُولُ الله  : وَالَّذِي نَفْسِي بِيَدِهِ لَوْ لَمْ تُذْنِبُوا لَذَهَبَ الله تَعَالى بِكُمْ وَلَجَاءَ بِقَوْمٍ يُذْنبُونَ فَيَسْتَغْفِرُونَ الله تَعَالى فَيَغْفِر لَهُمْ.

Ebu Hureyre’den  rivayet edildiğine göre Rasulullah  şöyle buyurdu: 

“Canımı kudretiyle elinde tutan Allah’a yemin ederim ki, siz hiç günah işlemeseydiniz, Allah sizi yok eder, yerinize günah işledikten sonra Allah’tan af dileyecek bir millet getirir ve onları affederdi.” (Müslim, Tevbe, 11)

Bu kelam-ı peygamberî, günah işlemeye meylin insanın yaratılışında mevcut olduğunu, hiç günah işlemeden yaşamanın bir beşer için mümkün olmayacağını belirtmektedir.

Fakat buradan hareketle günaha bir teşvik olduğu söylenemez. Anlatılmak istenen asıl mesele, günah işleyen insanları ümitsizlik batağına düşmekten kurtarma ve onlara, günahları ne kadar çok olursa olsun, arkalarında kendilerini bağışlayacak bir Rableri bulunduğunu hatırlatmaktadır.

“Allah tevbe edenleri sever.” (Bakara 222) ayeti ile birlikte göz önüne alındığında hadisi şerifin yanlış anlaşılacak bir tarafının olmadığı ortaya çıkmaktadır. Nitekim Allahu Teala’yı gazaplandıran şey, kulun kendisini unutmasıdır. Bir hata ve günah işlediği zaman Rabbini hatrına getirmemesidir.

Çünkü Rabbi her daim bağışlayıcıdır ve kuluna da hatasını düzeltme imkânı, yeteneği vermiştir. Büyük lütuflardan biri olan bu yeteneği insanoğlunun kullanmaması en yumuşak tabirle gaflettir. Gafletin böylesi ise son derece tehlikelidir.

Eğer bütün insanlar tevbe ve istiğfardan uzak dursalar, böylesine bir gaflete düşerek Allah’ı unutsalar, O da böylesi gafil insanları yerin dibine batırır ve “günah işledikten sonra Allah’tan af dileyecek bir başka millet getirir.”

Görüldüğü üzere bu hadis insanı günaha teşvik etmemekte, tam aksine, günah işleyen kimselere kurtuluş yolunu göstermekte, Allah Teala’nın kulunu bağışlamaktan hoşnut olduğu hatırlatılmaktadır.

عَنْ شَدَّادِ بْنِ أَوْسِ  عَنِ النَّبِيِّ ie قَالَ : سَيِّدُ الاسْتِغْفَارِ أَنْ يَقُولَ الْعَبْدُ: اللَّهُمَّ أَنْتَ رَبّي لا إلهَ إلاَّ أَنْتَ خَلَقْتَني وَاَنَا عَبْدُكَ وأَنا عَلى عَهْدِكَ وَوَعْدِكَ ما اسْتَطَعْتُ أَعُوذُ بِكَ مِنْ شَرِ مَا صَنَعْتُ أبوءُ لَكَ بِنِعْمَتِكَ عَلَيَّ وَأَبُوءُ بذَنْبي فَاغْفِرْ لِي فَإنَّهُ لا يَغْفِرُ الذِّنُوبَ إلاَ أنْتَ. وَمَنْ قَالَها مِنَ النَّهَارِ مُوقِناً بهَا، فَمَاتَ مِنْ يَوْمِهِ قَبْلَ أَن يُمْسِي، فَهْوَ مِنْ أَهْلِ الْجَنَّةِ، وَمَنْ قَالَها مِنَ اللَّيْلِ وَهُوَ مُوقِنٌ بها فَمَاتَ قَبْلَ أَنْ يُصْبِحَ، فَهُوَ مِنْ أَهْلِ الجَنَّةِ.

Şeddad bin Evs’den  rivayet edildiğine göre Rasulullah  şöyle buyurdu: “İstiğfarın en üstünü kulun şöyle demesidir: Allahım Sensin benim Rabbim, Senden başka gerçek ilah yok. Beni yarattın, ben de Senin kulunum. Ben gücüm yettiğince Sana verdiğim sözüm ve senin vadin üzereyim. Yaptıklarımın şerrinden sana sığınırım. İşte verdiğin nimetlerinle senin huzurundayım. Günahımla huzurundayım. Beni bağışla, senden başka günahları bağışlayacak kimse yoktur.”

Rasulullah sözüne şöyle devam etti: “Her kim bu duayı faziletine inanarak gündüz okur da o gün akşam olmadan ölürse cennetlik olur. Yine her kim sevap ve faziletine inanarak gece okur da sabah olmadan ölürse cennetlik olur.” (Buhari, Deavât, 2)

Bu dua ve istiğfar tevbenin her türünü içine almaktadır. Son derece zengin üslûbu, oldukça derin ve geniş manası sebebiyle ona “Seyyidü’l-İstiğfâr” adı verilmiştir. 

Şüphesiz bu istiğfar, kulun Mevlasına yakarışını samimi bir şekilde yansıtması sebebiyle, gerçekten de “seyyidü’l-istiğfâr” diye anılmaya lâyık güzellikte ve mükemmelliktedir. Nebiy-i Muhterem Efendimiz’in en güzel hediyelerinden biri olan seyyidü’l-istiğfarın çarpıcı sözlerinde Rabbu’l-Alemin’in rahman ve rahim oluşunun ifadesi vücut bulmuştur.

Tecrîd-i Sarîh mütercimlerinden merhum Kamil Miras’ın “Ne güzel âdet idi!” diye belirttiğine göre, vaktiyle Anadolu’daki büyük camilerde, perşembe günleri ikindi namazından sonra, seyyidü’l-istiğfâr duası imam ve cemaat tarafından beraberce okunurmuş. (Tecrid Tercemesi, XII, 335)

 

Yazar:  Yusuf Fuad

 

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort